top of page
Yazarın fotoğrafıMagnet Quarterly

Birlikten Doğan Kuvvet: TOÇEV

1994 yılında “Okumak her çocuğun hakkıdır” diyerek yola çıkan TOÇEV’in Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Uygun, otuz yıllık sivil toplum yolculuğunu ve vakfın bugünkü ve gelecekteki çalışmalarını anlattı.



Kurulduğu günden beri TOÇEV’in yönetim kurulu başkanlığını yapıyorsunuz. Sivil toplumun içerisinde 30 yıl büyük bir başarı örneği. Yolculuğunuz nasıl başladı?


Benim için 11 yaşlarında başlayan bir yolculuktu. Bir arkadaşım vasıtasıyla ilk defa Darülaceze’ye gitmiştim. Hatta şu anda vakfın yönetim kurulunda halen birlikte yol alıyoruz. Darülaceze’de Almanca konuşmak isteyen yaşlı bir teyze ile sohbet ederken bahçede oynayan çocukları gördüm. Biliyorsunuzdur, orada 0-3 yaş grubu çocuklar da kalıyor. Kendimi çocukların yanında buldum. Farkettim ki esasında beni hep etkileyen o çocukların naifliği, masumluğuymuş. Üniversite hayatıma yurtdışında devam ettim. Orada bir Amerikan sivil toplum kuruluşunda çalıştım. Bir baktım, projeye Türkiye’den inanılmaz bir destek geliyor. Proje; Güney Afrika’daki halkın kalkınması ve çocukların eğitim görmesi adına yapılan destek çalışmasıydı. Sistemden öyle etkilenmiştim ki, Türkiye’de okula gidemeyen ve çalışan çocukları çağrıştırdı bana. Türkiye’ye geldiğimde de yapmak istediklerimi, vakıf kurmak istediğimi ailemle paylaştım. 22 -23 yaşlarındaydım. Beş çocuk ile başlayan hikayemiz şu anda milyonlarca çocuğu kucaklıyor.


Aynı havayı soluyan, aynı toprakların beslediği pek çok çocuk arasında büyük bir engel olan fırsat eşitsizliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Eğitimde fırsat eşitsizliğini, yıllar önce farklı projelerle Türkiye’yi dolaştığımız dönemde fark ettik. Bununla ilgili ilk ulusal kampanyamız olan Yaşasın Okulumuz projesini hayata geçirdik. Türkiye genelinde 205 adet köy okulu onarıldı. Bu ve benzeri projelerimizde çocuklarımıza müfredat dışı eğitimlerle ulaşma fırsatı yakaladık. TOÇEV olarak eğitimde fırsat eşitliğinin savunuculuğunu yapmaya devam edeceğiz.



Sivil toplum çalışmaları yapmanın bireysel olarak da tatmin edici yanları var. “İyilik” yapmanın bu yönü hakkında neler düşünüyorsunuz?


Ben kavramsal olarak iyilik yerine “paylaşmak” demeyi tercih ediyorum. Paylaşarak çoğalırız. Hayatınızda paylaşmaya başladığınızda, bu mottoyu hayatınızın her evresine koyarsınız.

Sadece sivil toplum örgütleriyle birlikte yaptığınız çalışmalar doğrultusunda değil kendi bireysel dünyanızda da “paylaşımı” karşılıklı yakaladığınızda siz de besleniyorsunuz. Tabii ki bunu sivil toplum örgütleri ile beraber yaptığınızda çok daha anlamlı, bilinçli olabiliyor. Bunu hayatınıza adapte ettiğinizde hiç tanımadığınız, belki farklı geçmişlerden geldiğiniz kişilerle çözüm odaklı işbirliğine giriyor, belki çok önemli şeyleri paylaşabiliyorsunuz. Ama dediğim gibi bu sadece başkası için değil kendiniz için de yaptığınız bir şey. Aynı zamanda kendinizi tanıma fırsatı yakalayacağınız bir süreç. Herhangi bir alanda çalışan sivil toplum örgütleri gerçek paylaşımı onunla birlikte yol alan arkadaşlarına yaşatabilmeyi başardığında alınan yol çok kıymetli. Bunun en büyük örneğini de yakın zamanda gördük. Yaşadığımız afet sürecinde sivil toplum örgütlerinin gücünü ve önemini bir kez daha hatırladık. Bir sivil toplum örgütünün hayatımıza neler katabileceğini fark ettik. Başta da söylediğim gibi karşılıklı bir paylaşım yaşama hissini yakalamak önemli. Bir sivil toplum örgütü size bunu hissettirmeyi başardığında işte o zaman hayatınıza umut, mutluluk ve huzur katmış oluyorsunuz.


Bir çocuğun eğitimine katkı sağlamak, onun hayatınızı biraz da olsa etkileyebilmiş olmak size neler hissettiriyor? Son 30 yılda 7 milyondan fazla çocuk için proje ürettiniz. Önümüzdeki projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?


Bir çocuğun yüreğine dokunmak, onunla el ele yürüyebilmek beni en mutlu eden şey. Bugüne kadar büyük bir şey başardığımızın farkındayım. Çok büyük bir aileyiz; 7 milyondan fazla çocuğumuz ve bir o kadar da bize inanan, bizimle yol alan dostumuz, büyüğümüz, yoldaşımız var. Otuz yıl oldu ve hala yılmadan aynı heyecanla vakfın binasına giriyorsam, bu kelimelere sığamayacak bir mutluluktur diye düşünüyorum.

Pandemi döneminde çok güzel bir atılımımız oldu. Bu dönemde dünyamızıi çevremizi, kendimizi ve geleceğimizi koruma duygusuyla eğitim kurumu olarak toprağa yatırım yapmak istedik. Manisa, Demirci ilçesinde organik tarıma elverişli 53 dönümlük bir arazi satın aldık. Vakfın sürdürülebilirliğini sağlamak adına organik badem yetiştirmeye başladık. Bademin yanı sıra meyve ağaçlarımız, aromatik bitkilerimizle de biyo-çeşitliliği korumak istedik. İlerleyen dönemlerde bahçemizin geliriyle vakfın giderleri için kaynak sağlanmış olacak. Çok verimli ve kendi çeşitliliğini içinde barındıran bir proje. Ekosistemde olduğu gibi toprak, çevre ve eğitimin ayrılmaz bir bütünün parçaları olduğuna inanıyoruz. TOÇEV dünyasında da bunu hayata geçirmek çok önemliydi. Böylelikle daha çok çocuğa ulaşma fırsatımız olacak. Bu yıl çocuk haklarını daha çok vurgulayacağımız bir yıl olacak. Bunun için de bir yıla yayılan çeşitli projeler ve etkinliklerle farkındalık yaratmaya devam edeceğiz. Konferans, sergi, atölye çalışmaları, tiyatro oyunlarıyla aktif bir yıl olacak. Hayata geçirmek istediğimiz diğer projemiz ise çocuklarımızın kamp yapabilecekleri, eğitim ve eğlencenin bir arada olabileceği TOÇEV Köyü. Hem çocukların yararlanacağı hem de vakfın sürdürülebilir bir kaynağı haline gelebilecek bir proje olacak. Bir de son zamanlarda üzerinde çalıştığım TOÇEV Akademisi var. Sivil toplum kuruluşumuzun bütün bilgilerini topluma sunabilmek, bugüne kadar kazandığımız bütün tecrübeleri yeni nesillere aktarabilmek umuduyla altyapı çalışmalarına başladığımız çok önemli bir proje.

Mevcutta devam eden Afet Destek Programımız ile depremden etkilenen 243 TOÇEV çocuğumuz ve ailelerinin temel yaşam ihtiyaçları karşılandı. Okula başlayabilenlerin okul ihtiyaçları karşılandı. Aynı zamanda psiko-sosyal destek ile deprem travması konusunda ailelere destek olmaya devam ediyoruz. Yaşanan trajedi çok büyük, çok ihtiyaç var ve en önemlisi de sürdürülebilir destek sağlanması çok önemli. Biz elimizden geldiğince bölgede yaşayan çocuk ve ailelerine desteğimizi devam ettirmeyi sürdüreceğiz.

Kommentare


bottom of page