Dünyanın en büyük ikinci alkollü içki şirketi Fransız Pernod Ricard Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türkiye Genel Müdürü Selçuk Tümay, işini “keyifli anlar yaratmak” olarak nitelendiriyor ve iş hayatında özgüven sahibi, meraklı ve disiplinli olmanın çok faydasını gördüğünü söylüyor.
Sektöründe dünya devlerinden biri olan Pernod Ricard çatısı altında 12 farklı ülkeyi yönetiyorsunuz. Kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Yaklaşık 20 yıldır aynı şirkette çalışıyorum. Son altı yıldır da MENAT (Ortadoğu, Kuzey Afrika, Türkiye) bölgesindeki 12 ülkeden sorumluyum. Ben başarının çok çalışmak ve sürekli geleceğe hazır olmakla elde edileceğine inanıyorum. İnsanın kendi şansını yaratabileceğine ve bunun formülünün de her zaman hazır olarak karşımıza çıkacak fırsatları değerlendirmek olduğunu düşünüyorum. Abraham Lincoln’ün “Çok çalışıp hazır olacağım ve bir gün şansım bana gelecek” sözünü çok doğru bulmuşumdur.
Bu sektörde kariyer yapmak isteyenler nasıl bir yol izlemeli?
Alkollü içki sektörü son derece dinamik, hem gelişmeye hem de yeniliklere çok açık bir sektör. Bu durum hem şirketlerin hem de çalışanların çok enerjik, yaratıcı ve atik olmasını gerektiriyor. Bu sektörde bu işi masa başından yapmanız mümkün değil. Mutlaka “sahada” yani müşteriler, tüketiciler ve saha çalışanlarıyla birlikte çok uzun bir mesai yapmak gerekiyor. Kesinlikle sadece hafta içi 9-6 mesai yapılacak bir sektör olmadığını söyleyebilirim; uzun saatlerinizi bu işe adamak gerektiğinden sektörü, markalarınızı ve insanlarla beraber olmayı sevmek şart. Biz kendimizi “keyifli anların yaratıcıları” olarak niteliyoruz. Keyifli anları yaratabilmek için de gerçekten bu keyifli anların içinde, bir parçası olmayı sevmek şart.
Sektöre yaptığınız katkılar sayesinde “Keepers of the Quaich” derneğinden “master” unvanını alan ilk Türk oldunuz. Bu yolculuktan bahseder misiniz?
“Keepers of the Quaich” yani “Kadehin Muhafızları”, İskoç viski sektörüne gönül verip uzun yıllar hizmet edenlerin, çok seçici bir kurul tarafından titiz bir süreç sonucunda üye olarak seçildikleri İskoçya merkezli uluslararası bir dernek. Ben bu derneğe 2005 yılında başlangıç seviyesi olan “keeper” olarak katıldım. Ardından 15 yıl daha bu sektöre hizmet ettikten sonra bir üst seviye olan “master” seviyesine geçebilen ilk Türk olmaktan dolayı büyük bir onur duyuyorum. Bu sayede ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiğime inanıyorum. Ayrıca bu gelişmeyle beraber bu derneğin dünyada ABD’den sonra kurulan 10. şubesinin de Türkiye’de kurulmasına öncülük ettim. Bu da ülkemiz adına çok önemli ve pozitif bir gelişme oldu. Son olarak yine sektöre yaptığım hizmetlerden dolayı Fransız Hükümeti tarafından “Mérite Agricole” nişanına layık görüldüm.
Uzun yıllardır bu sektördesiniz. Ömrünüzü adadığınız ustalık alanınızda en çok önem verdiğiniz prensip nedir?
Yaklaşık 25 yıllık deneyimimle Türkiye’de bu sektördeki en uzun profesyonel kariyere sahibim dersem sanırım yanlış olmaz. Genel olarak iş hayatında iki şeyin çok önemli olduğunu öğrendim. Birincisi güven sağlamak, ikincisi meraklı olmak yani sürekli öğrenmek ve ilerlemek. Güveni başkalarına verdiğiniz sözleri tutarak sağlayabiliyorsunuz. En az başkalarına verdiğiniz güven kadar önemli olan bir başka konu da kendinize güvenmeniz, yani özgüven sahibi olmak. Onu da kendinize verdiğiniz sözleri tutarak elde ediyorsunuz.
Bunun için günlük, rutin ve önemsiz gibi gözüken konularda bile tutarlı ve disiplinli bir şekilde hareket etmek önemli diye düşünüyorum. Özetle başkalarının size güvenmesinin; özgüven sahibi, meraklı ve disiplinli olmanın iş hayatında çok faydasını gördüm. Bu prensipleri uygulamanın sadece iş hayatında değil özel ve sosyal hayatımızda da büyük yarar sağlayacağına inanıyorum.
İş hayatında motivasyonu korumanın sırrı nedir? Şu an sizi heyecanlandıran bir proje var mı?
Bu şirkette çalıştığım 20 yıl boyunca bir gün bile işe giderken motivasyon düşüklüğü hissetmedim. Her sabah işe o gün öğreneceğim yeni şeyleri, hem işime hem de başkalarına yapabileceğim katkıları düşünerek heyecanla, koşarak ve hatta ıslık çalarak gittim. Bunun en önemli sebebinin şirketimin bana ve ekibime duyduğu ve hissettirdiği güven olduğunu düşünüyorum. Bu güven sayesinde şirketimizi tamamen Türk yöneticilerle, kendi şirketimiz gibi yönetme imkânı bulduk. Önemli kararları alırken dışarıdan müdahale hiç olmadı. Bu size hem motivasyon sağlıyor hem de önemli bir sorumluluk yüklüyor. Dünyanın en önemli alkollü içki markalarını Türkiye’de lider pozisyona taşıma sorumluluğu ve başarısı, en önemli motivasyon kaynağım diyebilirim. Beni her zaman heyecanlandıran en önemli projem, gelecekte bu şirkete liderlik edecek ekibi bugünden yetiştirmek, hazır olmalarını sağlamak. En büyük amacım, Türkiye’nin şirketimiz için global bir lider havuzu olması. Şimdiden Türkiye’den ben dahil üç genel müdür çıktı ve bu sayının çok hızlı bir şekilde artacağına inanıyorum. Ayrıca MENAT bölgesinde de Türkiye’dekine benzer büyük başarılara imza atmak en önemli hayallerimden biri.
Comments