Başarılı oyuncu Saadet Işıl Aksoy, günlük hayatında pek göz önünde olmayı sevmese de yalın ve şık tarzıyla dikkat çekiyor. Gül Ağış namı diğer Lug Von Siga'nın "geçmişin ve geleceğin zanaatkarlığından” doğan yeni koleksiyonu “Timescape” işte tam da bu nedenle Aksoy’un tarzıyla birebir örtüşüyor. Aksoy ve Ağış ile doğanın içinde keyifli bir sohbete buyurun.
Oyunculuğa genç yaşta başladınız. Bugün geçmişe gitme şansınız olsa yine oyunculuğu seçer miydiniz?
Kesinlikle evet ve hatta çok daha genç yaşımda bu yola girerdim.
Kariyerinize pek çok film ve dizi sığdırdınız. Kariyerinizle ilgili en büyük hayaliniz nedir?
Tutarlılık, devamlılık, kararlılık.
Oyunculuk çok farklı rollere bürünmeyi, her rolle adeta yeniden doğmayı gerektiren bir meslek. Özellikle sizi zorlayacağını düşündüğünüz bir role hazırlanmak için neler yaparsınız?
Bu çok katmanlı ve kişisel bir süreç ama en basit haliyle özetlemem gerekirse; geçmişimden, o dönemdeki hayatımdan ve hayal gücümden o role hizmet edebileceğini düşündüğüm ne bulabilirsem hepsini kullanmaya çalışırım.
Yakın zamanda anneliği tattınız. Oldukça yoğun bir tempoda yaşıyorsunuz. Dengenizi korumak için neler yapıyorsunuz? Size huzur veren en önemli şeyler nelerdir?
Meditasyon yapıyorum, doğada elimden geldiğince vakit geçirmeye çalışıyorum, hayatımı şimdilerde “mindful” diye tabir edilen bir yaklaşımla yaşamaya çalışıyorum, kısacası içinde bulunduğum anda kaldığım zamanlar yaratıyorum kendime. Bunda kızımın da payı büyük, onunla birlikte yeniden hayatı olduğu gibi kabul etmenin, küçük güzellikleri fark etmenin ve yeniden sadece oyun oynamaktan alınan zevkin tadını çıkarıyorum.
Gündelik hayatınızda sade bir tarza sahipsiniz. Kişisel tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Hayatımın büyük bir kısmını Los Angeles’ta geçirdiğim için belki de; gündelik yaşamım çoğunlukla rahat bir elbise ve parmak arası terlik kombiniyle geçiyor diyebilirim. Günlük hayatımda özel günler hariç hiç makyaj yapmam. Özgürlüğüme fazlasıyla düşkün olduğum için günlük hayatımda görünür olmak pek bayıldığım bir şey değil açıkçası. Özel günler ve davetlerde tabii ki kendimi tarzımla ifade etmekten hoşlanıyorum, bu anlamda da özgür hissettiğimi söyleyebilirim. Moda benim için özgür ve özgün olmak.
2022 İlkbahar/Yaz koleksiyonunuz “Timescape” adını taşıyor. Bu koleksiyona dair ilham nereden geldi?
2022 İlkbahar/Yaz koleksiyonunun tasarım sürecinden önceki kavramsal çıkış noktası aslında bir soruydu: “Zaman nedir? Tek bir zaman mı vardır, yoksa zaman algıyla mı anlam kazanır?” Bu soru, zaman algısına odaklanmamı ve aynı zamanda karşıt anlamlardan oluşan; eskiyle yeninin, geçmişle geleceğin, yavaşla hızlının arasındaki bağlantıyı sorgulayarak, zamana ünlü filozof Henri Bergson’un penceresinden bakmamı sağladı. “Timescape” koleksiyonu içinde yaşadığımız post-modern ve dolayısıyla birçok bilginin bir arada bulunduğu bu dönemde belleğin bilinmezliği, öte yandan içinde sonsuz olasılıklar barındıran gelecek fikrinin çekiciliğinden de vazgeçmediğimi düşünerek, Henri Bergson’un “şimdiki zamanın geçmişin önlenemez biçimde geleceği yutmasından ibaret olduğu” düşüncesinin etkisinde kalmamın sonucu, gelenekselle çağdaşın birbirine karıştığı, geçmişin ve geleceğin zanaatkarlığının bir arada var olduğu “Timescape” koleksiyonunu hayata geçirdik.
Moda devamlı olarak kendini yenilemeyi/yeniden yaratmayı gerektiren bir sektör... Bu anlamda değişimlere çok hızlı adapte olmayı, gerektiğinde adeta “yeniden doğmayı”da gerektiriyor. Sizin bu konuya bakışınız nedir?
Çok doğru, aslında her koleksiyon yaratım sürecinde farklı farklı yanlarımı keşfedip ya da var olan duygularımı tekrar gözden geçirip bir nevi yeniden doğuş süreci yaşıyorum. Yıllar içerisinde de koleksiyonlarımın daha statik ve maskülen tavrı, feminen ve akışkan formlara evrildi. Bu süreci deneyimlemek ve izlemek benim için paha biçilemez bir deneyimdi. Hız konusunda ise kış sezonunu atlayarak bu süreci elimden geldiğince yavaşlatmaya ve sistemin kısırdöngüsel hızına çok da teslim olmamaya gayret ediyorum. Yaptığımız tasarımların büyük bir kısmını geridönüşümlü ve çevreye duyarlı ürünler oluşturuyor. Pandemi ile birlikte hem marka hem de duruş olarak yeniden doğuş hissiyatını yoğun bir şekilde yaşamaktayız.
Moda dünyasında eski trendlerin/akımların yeniden doğuşuyla da çok sık karşılaşır olduk. Bir tasarımcı olarak bu bağlamda zamana ve modanın geleceğine bakışınızı merak ediyoruz.
Biz genelde zamansız tasarımlar yapmayı seviyoruz. Bu nedenle zaman kavramının daha çok eski ve yeniyle örtüştüğü ve yıllarca giyilecek, modası geçmeyen, gelecek-geçmiş kaygısı duymayan bir yaklaşımda olmasını destekliyoruz.
İlham periniz Saadet Işıl Aksoy’la bu projede nasıl bir araya geldiniz?
Saadet ile ortak bir dostumuz olmasının yanı sıra kendisinin oyunculuk yeteneği ve duruşu, değişik ve ender rastlanan güzelliği benim için her zaman esin kaynağı olmuştur. Bu projede de onunla birlikte olmak beni çok mutlu etti.
Genel Yayın Yönetmeni/Editor in Chief: İrem Bakic & Selim Can Çelik
Dijital İçerikler Direktörü/Digital Content Director: Gökhan Oğuz Ünal
Yayın Direktörü/Publication Director: Timur Can Ersoy
Sosyal Medya Editörü/Social Media Editor: Bilun Atikkan
Fotoğraf/Photography: Erman Istahli
Fotoğraf Asistanları/Photography Assistants: Esran Topal & Çağdaş Sezgin
Styling: İbrahim Duman
Styling Asistanı/Styling Assistant: Zemfira Jafarova
Saç-Makyaj/Hair-Makeup: Onur Bayram
Saç-Makyaj Asistanı/Hair-Makeup Assistant: Ertaç Puyan
Prodüksiyon/Production: Müge Sarıoğlu
Prodüksiyon Asistanı/Production Assistant: Bilun Atikkan
Comments