Aslı Çelik Hatemi: “Bir kez daha dünyaya gelsem yine avukat olmayı seçerdim”
- Magnet Quarterly
- 9 May
- 4 dakikada okunur
Mesleğinde başarılı olmanın insanın karakteriyle doğrudan bağlantılı olduğunu düşünen ünlü avukat Aslı Çelik Hatemi, mutlu bir kariyer yolculuğu için çalışma disiplini kadar işine tutkuyla bağlı olmak gerektiğinin de altını çiziyor. Hatemi’ye hayata bakışı ve kariyerine dair merak ettiklerimizi sorduk.

Avukata başvurmak hep bir son çare gibi düşünülüyor, halbuki özellikle iş hayatında hukuk beraber yürünecek bir yol. Herkesin bir avukatı olmalı diyebilir miyiz?
Müvekkillerin genelde sana son çare olarak mı gelirler? Aslında insanlara bu konuda hak vermek gerekiyor. Çoğu kişi, herhangi bir hukuki sorun yaşamadan avukata ihtiyaç duyduğunu düşünmüyor. Ancak bir sorun ortaya çıktığında, sınırlı bir zaman diliminde doğru avukatı seçmek oldukça zorlaşabiliyor. İş hayatı açısından değerlendirdiğimizde ise günümüzde birçok şirketin hukuki danışmanlık hizmeti aldığı hukuk büroları var. Zaten belirli bir sermaye ve yapıya sahip ticari şirketler için bu, yasal bir zorunluluk. Avrupa ülkelerinde ise insanların, tıpkı doktorları olduğu gibi, herhangi bir adım atmadan önce danıştıkları avukatları bulunuyor. Bu sistemin yavaş yavaş ülkemizde de hayata geçmesinde büyük fayda görüyorum.

Belirlenmiş kurallar içerisinde kalarak çalışmak, birinin ya da bir şirketin geleceğini belirleyebilecek olmak seni korkutuyor mu? İşinin karakterini değiştirdiğini düşünüyor musun?
Hukuk, başlı başına kural ve düzen demektir. Ben de bir avukat olarak elimden gelen tüm çabayı gösteriyorum. Ancak avukatlar, kendilerini bir şirketin ya da bireyin geleceğini belirleyen kişi olarak görmemelidir. Bizler, yasalar çerçevesinde tüm kuralları doğru uygulamak, müvekkillerimizi doğru yönlendirmek ve sonuca ulaşmakla yükümlüyüz. Ancak unutulmamalıdır ki özellikle davalarda nihai kararı veren hâkimler ve üst mahkemelerdir. Soruna dönecek olursam, korku hissetmiyorum çünkü korku, kaygıyı beraberinde getirir ve bu da başarısızlığa neden olur. Ben yalnızca kendime ve bilgime güveniyorum.
Her dava kendi zaman çizelgesini de oluşturuyor. İşini kendi zamanına mı uydurursun; sen mi işe ayak uydurursun?
Hayatta her zaman işe ayak uydurmaya çalışırsanız, mutlu bir yaşam sürdürmek ve sağlıklı bir aile hayatına sahip olmak zorlaşır. Mutsuz bir yaşam ise iş hayatında da başarı getirmez. Bu nedenle iş ve özel hayat arasındaki dengeyi kurmak, öncelikleri doğru belirlemek ve iyi bir iş organizasyonu yapmak bu işin sırrıdır.

İstikrarlı, net bir iraden var. Bu maskülen enerji mesleğin getirdiği bir şey miydi? Sen kendini nasıl tanımlarsın?
Bu meslekte başarılı olmanın insanın karakteriyle doğrudan bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Hukuki bilgi edinmek ve çalışkan olmak zamanla geliştirilebilir. Ancak bir davayı sonuçlandırma becerisi, etkili savunma teknikleri gibi unsurlar doğrudan kişiliğe bağlıdır. Saatlerce en sağlam hukuki kurallara dayanarak savunma yapabilirsiniz, ancak vücut diliniz ve ses tonunuz bu savunmayı desteklemezse karşı tarafta istediğiniz etkiyi oluşturamazsınız. Bu mesleği icra edebilmek için maskülen bir enerjiye sahip olunması gerektiğine inanmıyorum. Aynı zamanda oldukça duygusal bir insanım; ancak mesleğimi icra ederken duygularımı kapının dışında bırakıyorum. Nerede, ne şekilde kendimi ifade etmem gerektiğini biliyorum diyelim.
Stilini nasıl tanımlarsın? Modayla aran nasıl?
Stilimi şöyle tanımlayabilirim: Belki klasik olacak ama modaya göre giyinmiyorum; modayı kendi stilime harmanlamayı tercih ediyorum. Kendimle özdeşleşen bir tarzım var, biraz maskülen ve her yılın modasına göre kendime uygun parçaları seçerek bu tarzın dışına çıkmamaya özen gösteriyorum.
İnanmadığın bir davayı alır mısın? Birine inanmak nasıl mümkün oluyor?
Bir avukat olarak, inanıp inanmamak üzerine düşünmeye başladığınızda, dosyanızı kişiselleştirmiş oluyorsunuz. Her meslek alanında işin kişiselleştirilmesi hata yapmaya neden olabilir. Duygusallık, karar verme sürecini olumsuz etkileyen bir faktördür. Elbette duygularımızı kaybetmeyeceğiz, ancak bir davada inanıp inanmamak gibi duygusal faktörlerin savunmayı etkilememesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden ben, müvekkilime inanıp inanmamaktan ziyade, dosya durumu ve deliller üzerinden davanın olası sonuçlarını değerlendirmeyi tercih ediyorum. Ayrıca, lehe ilerleyen bir davada bile bazen müvekkilin yanlış bir hamlesi davanın yönünü tamamen değiştirebiliyor. Ama tabii ki bir takım toplumsal değerlere ve kişisel prensiplerime uygun olmayan davaları almamayı tercih ediyorum.

Bazı davalar inanılmaz uzun sürebiliyor. Mesleğinin en zor tarafının bu olduğunu söyleyebilir miyiz? En uzun süren davan kaç yıl devam etti?
Hukuk sisteminin ağır işlemesi, duruşmalar arasındaki uzun süreler, hâkimlerin mazeretli olması ve üst mahkemelerdegeçen yıllar, davaların sonuçlanmasını ciddi şekilde geciktiriyor. Özellikle boşanma davaları konusunda şunu belirtmek isterim: Umarım en kısa sürede yurtdışındaki bazı ülkelerde olduğu gibi boşanma kararının tek bir taleple alınabileceği ve nafaka, mal paylaşımı gibi konuların ayrı süreçler halinde yürütülebileceği bir sisteme geçilir. Talepler yüzünden boşanma süreçlerinin uzaması, aslında korunmak istenen aile düzenini bozmakta ve bireyleri istemeden yanlış adımlar atmaya sürüklemektedir. Yaklaşık 7-8 yıl süren boşanma davalarına şahit oldum.
Birçok boşanma davası alan biri olarak ilişkilere bakış açın değişti mi? Birine güvenmek gerçekten cesaret işi mi artık?
Hem boşanma davalarını yürüten hem de aynı zamanda boşanma sürecinden geçmiş bir kadın olarak söyleyebilirim ki, birine güvenmek gerçekten cesaret işi. Ancak her zaman boşanmak isteyen tarafın suçlu olduğu asla düşünülmemeli. Kimsebirbirini sonsuza kadar sevmek ya da birlikte olmak zorunda değil; ilişkilerde dengeler değişebilir. Fakat benim kırmızıçizgim çocuklar. Hayatta her şey değişebilir ama annelik ve babalık sorumlulukları asla değişmemelidir. Boşanma sürecinde sergilenen duruş, bu noktada oldukça önemli.
Mesleğinde idol olarak gördüğün biri var mı? Kariyerinin başında etkilendiğin bir isim oldu mu?
Ben hukukun içinde doğdum. Babam ve amcam hukukçuydu, bu nedenle ilk rol modellerim onlar oldu. Babamın tüm itirazlarına rağmen avukat olmaya kararlıydım. Bir kez daha dünyaya gelsem, yine avukat olmayı seçerdim. Daha sonra eski kayınvalidem Avukat Kezban Hatemi ve kayınpederim Prof. Dr. Hüseyin Hatemi de mesleki hayatımda bana büyük katkı sağladı. Hepsine sonsuz teşekkür ediyorum.
Comments