top of page

Aslında Her An Yeniden Doğuyoruz

Ruhun sonsuz olduğuna ve varoluşun her bir anında bedenin, ruhun ve zihnin şu veya bu şekilde yeniden doğduğuna duyulan inanç, evreni hayatta tutan gücün ta kendisi...



Yeniden doğuş nedir? Bir inanış mı, gerçek mi, mit mi? Yeniden doğuş bedende midir, zihinde midir, yoksa ruhta mı? Her sabah aynı çevre ve koşullara uyanmak yeniden doğuş sayılır mı? Bu kavrama karşı çok farklı yaklaşımlar benimseyebiliriz. Bu yaklaşımlardan biri geçmiş yaşam regresyonu; bir hipnoterapi türü olan bu yaklaşım, bireyin normalde bilinçdışı zihninde saklı olan anılarına ve deneyimlerine erişerek onu geçmişe, önceki yaşamlarına götürüyor. “Kişisel büyüme ve derinleşme” bakış açıma dair son derece kişisel birkaç örnek vereyim. Hikâyemin başlangıcı Kasım 2008’e dayanıyor. Omega Centre merkezindeki sınıfta 100 kişi birlikte, yedi gün ve gece boyunca (daha küçük gruplar hâlinde) “Weiss Enstitüsü Geçmiş Yaşam Regresyon Terapisi” lisansını alabilmek için eğitim görüp pratik yaptık. Neden, nasıl, ne ve kim sorularının ardından duyduğum deja-vu hisleri, beni iç yolculuğumu keşfe çıkmaya teşvik eden ana sebepti. Çok sayıda gerileme ve ilerleme sayesinde ve sonrasında, tepkilerimin nedenlerini anladım, nasıl olduğumu ve olabileceğimi kavradım, olasılıkların katmanlarını yeniden yaşadım ve mucizevi değişimlere önayak olabilen birçok etkili “işte bu” anı deneyimledim. BEN! Dönüşümler, hayatın her anında gerçekleşen, hücresel ve duygusal biçimdeki yeniden doğuş farkındalıklarıdır. Geçmiş yaşam regresyonuyla benim için yeni bir kapı aralandı. İçeri girdim, bu yeni dünyaya. Avrupa kıtasında Almanya’da tıp doktoru Ryke Geerd Hamer’ın, Fransa’da tıp doktoru Claude Sabbah’ın 1960 ve 70’lerde öncülük ettiği bir şifa felsefesi olan “Anımsama Şifası”yla da bu dönemde tanıştım. Bu şifa yöntemini Kuzey Amerika’ya Kanada’daki Recall Healing/Total Biology Center’dan tıp doktoru Gilbert Renaud ve ABD’deki tıp doktoru Michelle LaMasa-Schrader getirdi.



Anımsama Şifasının pratikleri nesilden nesile taşınan ve atalarımızdan gelen anılarla çalışıyor ve bunları geçmiş yaşam regresyonuna, Aile Takımyıldızına bağlayarak kişinin aile ve yakın ilişkilerindeki sırları arayıp paylaşarak her türlü yaşayan bedendeki hücrelerin iyileşmesine destek oluyor. Modern dünyada çoğu “hastalık” olarak adlandırılan bedensel, davranışsal ve psikolojik semptomlarımız nasıl oluyor da bu hayatta ve geçmiş yaşamlarımızda, büyük akrabalarımızın, büyük büyük akrabalarımızın ve çok daha eski nesillerin duyguları ve/ya deneyimledikleri olaylarla ilintili olabiliyor? Bir hücrenin çoğaltılması/kopyalanması mümkünse, yeniden doğuş neden mümkün olmasın? Aynı dileği tekrar etmek ya da dua etmek kişinin yeniden doğuşu için Çekim Yasası’nı başlatamaz mı? Yoksa Dr. Joe Dispenza’nın yaşamlarımızın devasa dönüşümünü insani olarak mümkün kılacak şekilde “beyni yeniden bağlama” formülüyle kişi yeni bir gelecek için yeniden doğabilir mi? Ruhun (ve sevginin) sonsuz olduğuna ve varoluşun her bir anında bedenin (anımsama şifası), ruhun (geçmiş yaşam regresyonu) ve zihnin (gündelik rutin gerçekleştirmeleri) şu veya bu şekilde yeniden doğduğuna duyulan inanç evreni hayatta tutan gücün ta kendisi. Rumi’nin de dediği gibi, “Üzülme, kaybettiğin her şey başka bir surette geri döner.”

Yeniden doğuş her anda mevcuttur. Her gün ve her birimizde deneyim kazanır. Farkındalıkla keyif alın!

bottom of page