Oyunculuğun en güzel yanlarından birinin sürekli kendini geliştirme motivasyonu vermesi olduğunu söyleyen genç ve başarılı oyuncu Mina Demirtaş’la kariyeri ve geleceğe dair konuştuk.
Elbise: COS Büstiyer: Calzedonia Pantolon: Shopigo
Ayakkab: Massimo Dutti
Henüz kariyerinin başındayken “Kabahat”, “Beraber” ve “Akif” gibi üç bağımsız sinema filmi ile oldukça popüler olan “Kızıl Goncalar” dizisinde rol aldın. Bu pek çok oyuncu için hayal diyebileceğimiz bir başlangıç. Sen geçtiğimiz bu üç seneyle ilgili neler hissediyorsun?
Böyle başladığım için çok şanslı hissediyorum tabii ki. Aslında oyunculuğa başlarken çok büyük hedeflerim yoktu. Nasıl olacak, bana nasıl hissettirecek onu merak ediyordum. İlk projemden sonra oyunculuğu daha çok sevmeye başladım. Bu işe devam etmek istediğime ve kendimi geliştirmek istediğime karar verdim. Bence doğru projelerde yer aldığım için devamı da istediğim gibi geldi.
T-Shirt: COS Pantolon: Guess Kolye: Swarovski
“Kızıl Goncalar” ile gelen bu hızlı tanınırlık seni korkutuyor mu?
Tanınırlığın artmasını bekliyordum tabii ki ama bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum açıkçası. Tanınmak beni korkutmuyor. Hayatımda bazı değişiklikler yarattı elbette ama insanların yaklaşımı çoğunlukla olumlu oluyor.
Oyuncu, empati yeteneğini kullanarak karakterin deneyimlediği duyguları içselleştirir ve seyirciyle bu duygusal deneyimi paylaşır. Empati, karakterin iç dünyasını keşfetme ve onun duygusal zorluklarını doğru bir şekilde ifade etme konusunda oyuncuya rehberlik eder. Bu da duygusal olarak yorucu bir iş. Pek çok duyguyu yaşamaya kendini zorladıktan sonra, yalnız kaldığında ne yapıyorsun?
Karakterin yaşadığı durumları, hissettiği duyguları anlamakve doğru yansıtabilmek için empati kuruyorum. Buna odaklandığım zaman sahneden sonraki birkaç saat ister istemez üzerimde bunun yorgunluğu olabiliyor. Bu durumda o duygu yoğunluğundan uzaklaşmak ve kendimi dinlendirmek için genelde günlük hayatımda bana iyi gelen şeyleri yapıyorum. Mesela o an mümkünse deniz kenarına gitmek, neşeli müzikler dinlemek, sevdiğim eğlenceli film ve dizileri izlemek, roman okumak ve arkadaşlarımla konuşmak bana çok iyi geliyor. Oyun duygusundan uzaklaşmış ve kendi enerjime dönmüş gibi hissediyorum.
Elbise: Victoria Beckham, Beymen
Oyunculuk kuşkusuz bir usta-çırak ilişkisi. Bu ilişki de sanatın ve zanaatın kuşaktan kuşağa geçmesini sağlayan bir öğrenme yolu. Bu açıdan kendini şanslı hissediyor musun?
Bu konuda kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum. Yer aldığım projelerde iyi ki tanışmışız dediğim çok insan var. Onlarla birlikteyken bazen sohbet ederek bazen gözlemleyerek hem sosyal açıdan hem de oyunculuk anlamında çok şey öğrendim. Bence oyunculuğun en güzel yanlarından biri de bu... Tanıştığın, sohbet ettiğin herkes mesleki anlamda kendini geliştirmene yardımcı oluyor.
Neler izlemekten hoşlanırsın?
Kafanızı allak bullak edip sizi içinden çıkamadığınız hallere getiren filmleri çok severim. En çok izlemekten keyif aldığım türlere bilimkurgu ve fantastik diyebilirim. Aslında her türü severek izlerim.
Bu bildiğim kadarıyla verdiğin ilk röportaj. İnsanların seni doğru tanıdığını düşünüyor musun?
İnsanların şimdiye kadar beni tanımaya çok fırsatı olmadı ama genel olarak doğru tanıdıklarına inanıyorum.
Modayla ilgilenir misin? Kendi stilini nasıl ifade ediyorsun?
Modayla ilgilenmek hoşuma gidiyor. Yeni şeyler denemeyi seviyorum. Eğer hoşuma giderse günlük hayatımda kullanıyorum. Belirli bir stilim yok ancak genelde renkli şeyler daha çok hoşuma gidiyor. Çoğunlukla kendimi nasıl rahat hissedersem öyle giyiniyorum.
Kendin için belirlediğin bir hedef var mı?
Kendim için belirlediğim hedefler var. Bunlardan bazıları zamanla değişse de temel hedeflerim kendimi sürekli geliştirmek ve yaptığım işi elimden geldiğince en iyi şekilde ve keyifle yapmak.
Hayata dair bir ütopyan var mı?
Keşke dünya, çocukların gördüğü gibi saf ve kötülüklerden uzak olsa...
Comments