top of page

İşin Ustası Olmak: Nazlı Çelik

Türkiye’de haber programcılığının en başarılı ve tanınan isimlerinden Nazlı Çelik, alanında ustalaşmanın bir süreç değil kişisel bir yolculuk olduğuna inanıyor. Çelik’e göre başarının sırrı ise çok çalışmak ve işini tutkuyla yapmak...


Yıllardır televizyon ekranlarındasınız. Türkiye’nin en tanınan haber programcılarındansınız. Bunun getirdiği sorumlulukları nasıl yönetiyorsunuz?

Çok sevdiğim ülkeme karşı ciddi sorumluluklarım var. Uzun yıllardır fedakârca ve severek yaptığım mesleğimde de ciddi bir tecrübe biriktirdim. Hem muhabirlik hem yöneticilik dönemimde haber takip ederek bu sorumlulukları yerine getirmeye çalıştım. İşimi de ülkem gibi çok sevdim. Konu ne kadar hassas olursa olsun bu bilinçle hareket ettim.

Hem yayıncılık hem psikoloji alanında eğitim aldınız. Bu iki alanın iş hayatınızda kesiştiği noktalar nelerdir?

Bu soruyu önemsiyorum. Ben her ne kadar birey psikolojisi okusam da sürdürdüğüm mesleğimde milletimizin toplum psikolojisini de yakından inceleme, görme, anlama ve buna uygun görev yapma bilincinde oldum. Özellikle son 15 yıldır toplum psikolojisinin nasıl çalıştığını çok dikkatle takip ettim. Her gün ülkenin gündemini haber bültenine yansıtmaya çalışırken aklımda hep milletimizin kolektif psikolojisi de yer aldı.


Sizce bir konuda ustalaşmak için teori mi pratik mi daha önemli?

Herhangi bir konuda ustalaşmak, insanın çok sevdiği ve önemsediği bir konuda yıllar harcaması, derinlemesine düşünmesi, çok çalışması ve asla pes etmemesine bağlıdır. Lakin ustalaşmak sonu olan bir süreç değildir. Bir yolculuktur. Ben de işimi tutkuyla yapıyorum, 20 yılı aşkın süredir tecrübe biriktiriyorum. Çok şeyler gördüm yaşadım ama kim bilir gelecekte neler bekliyor bizi. Yaşadığımız her olayda ustalaşma yolunda bir aşama daha kat edeceğiz. Teorik bilgi kitabidir, asla küçümsemem ama aslolan pratik bilgidir. İdeali, her ikisini en uygun şekilde dengede birleştirebilmektir.

Profesyonel kimliğinizi sosyal kimliğinizden uzak tutma taraftarı mısınız?

Doğduğumuz günden itibaren inşa ettiğimiz bir benliğimiz var. Bununla birlikte, 20’li yaşlardan itibaren oluşturduğumuz bir de mesleki kimliğimiz var. İkisinin hem kesişme hem ayrışma noktaları vardır. Mesela işimizi severek yapıyorsak, bu ikisini en uygun şekilde birleştirmiş, uyumlandırmışız demektir. Ama işimiz hayatımızın kendisi değildir. İşimizin dışında da bir hayat var. İşte ben bu noktada kamusal kimliğimi ön plana çıkarmayı tercih ediyorum. Adı üzerinde; özel kimliğim bana ve aileme aittir. Mahremiyete saygı duyulmasını bekliyorum. Ben de buna uygun davranıyorum.

bottom of page