top of page

İşin Ustası Olmak: Uğur Talayhan

Swissôtel The Bosphorus İstanbul Genel Müdürü ve Accor Lüks Markalardan Sorumlu Bölge Başkan Yardımcısı Uğur Talayhan, kelimenin tam anlamıyla işin mutfağından geliyor. İş hayatına oldukça genç yaşta şef olarak başlayan Talayhan, 27 yıllık kariyerine İngiltere, Dubai, Portekiz ve Çin’de sayısız başarı sığdırmış.



Turizm ve konaklama sektörünün neredeyse her alanında tecrübe sahibisiniz. Kariyeriniz, gerçek bir başarı hikayesi. Başarınızı neye borçlusunuz?

Özetle çok çalışmak diyebilirim. Ortaokul çağındayken yaz aylarını mutfaklarda çalışarak değerlendirirdim. Pişirdiğim yemeklerin insanları mutlu ettiğini gördükçe bu beni çok motive etti. “Ben insanları mutlu edeceğim bir işi yapmalıyım” dedim. Planlarımı da hep bu hedef doğrultusunda yaptım ve farklı ülkelerde farklı görevlerde çalıştım. Bu sebeple bence başarının en büyük sırrı çalışmak, emek vermek ve tecrübe kazanmak.

Yıllarınızı yurtdışında geçirdikten sonra Türkiye’ye dönmeye nasıl karar verdiniz?

Günün birinde Türkiye’ye dönmek hep aklımdaydı. Hiçbir zaman temelli ayrılmayı düşünmedim. Özellikle de döneceğim otelin Swissôtel The Bosphorus, İstanbul olması hedefimdi. Bu otelin hem şehirdeki konumu ve bilinirliği hem de benim için özel bir yere sahip olması, karar vermemi kolaylaştırdı.


İçinde bulunduğumuz değişim sürecinden sizin sektörünüz nasıl etkilendi? “Yeni normal”e ayak uydurabilmek için nasıl bir strateji belirlediniz?

Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemiden ekonomik olarak en çok etkilenen sektörlerden biri otelcilik oldu. Otel doluluklarımız yüzde 80 kadar küçüldü, çıkan genelgeler kapsamında restoranlarımızı, sağlık kulübümüzü kapattık. Ancak haziran ayı itibarıyla restoran ve sağlık kulüplerinin açılmasının ardından “Staycation” olarak tanımladığımız şehirde tatil rezervasyonlarında artış gözlemlendi. Aynı zamanda Rusya, Almanya gibi belli ülkelerden seyahatler devam etti. Böylece otel doluluklarında yükselme gerçekleşti. Türkiye, Avrupa’ya kıyasla yine de çok iyi durumda, alınan karar ve önlemlerin pozitif sonuçlarını otellerde de gördük.


İş hayatında amacınız misafirlerinizin benzersiz bir konaklama ve tatil deneyimi yaşaması... Peki, sizin için bir tatili unutulmaz kılan nedir?

Seyahat etmeyi, farklı kültürleri keşfetmeyi çok severim. Ayrıca işim gereği iş seyahatlerim de çok oluyor. Uzun yıllar Uzakdoğu’da çalıştım, kendimi o bölgeye çok yakın hissediyorum. Ne zaman gitsem huzurlu hissediyorum. Benim için tatili unutulmaz kılacak en önemli şeylerden biri oradan güzel anılarla, yüzümde gülümsemeyle ayrılmam. Bunu da sağlayan aslında en çok kaldığım otelin hizmet ve ağırlama kalitesi oluyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık 7/24 çalışıyoruz.


Aslına bakarsanız teknolojiden uzak, birkaç gün doğanın sesini dinleyebileceğim güneş, deniz ve kumsal benim için ideal tatil. Şu anda öyle bir ortamda olmayı çok isterdim.

Turizm ve konaklama sektöründe kariyer yapmayı düşünen gençlere ne tavsiye edersiniz?

Öncelikle stajlarının çok önemli olduğunu söylemek isterim. Okulda öğrendikleri teorik bilgileri pratiğe dökmek için ilk olanakları staj yaptıkları yerler olacaktır. Ne kadar çok ve farklı yerde staj yaparlarsa o kadar iyi olacaktır. Elbette yaptıkları işi sevmeleri de gerekiyor, severek yaparlarsa sıkıntılar ve sorunlar onları yollarından alıkoymayacaktır. Çok çalışmaya hazır olsunlar ve ne olursa olsun gülümsemeyi ve pozitif düşünmeyi ihmal etmesinler.

İş hayatında değişmez bir kuralınız var mı? Olmazsa olmazlarınızdan bahseder misiniz?

Benim için olmazsa olmaz pozitif yaklaşım ve güler yüzlülük. Her türlü hataya, yanlışa açığım ancak kişinin durumlara çözüm odaklı ve pozitif yaklaşması ve resmin geneline bakabilmesi benim için çok önemli.

Mutfakta geçirdiğiniz yıllardan aldığınız en büyük ders nedir? Bunu iş hayatınızın devamına nasıl uyguladınız?

Ben mesleğe başladığımda usta-çırak ilişkisi yaşanırdı. Ustalar konuşur, anlatır, bizler dinlerdik. Bu bana gerçekten iyi bir dinleyici olmayı öğretti. Konuşmak kadar dinlemek de çok önemlidir. Aynı zamanda mutfakta çalışmak bana saygıyı, disiplini, çok çalışmayı ve ekip olmayı öğretti. Bu sayede baskı altında çalışmayı öğrendim. Şimdiki pozisyonumda da bu öğrendiklerimi uyguluyorum.


FOTOĞRAF / PHOTOGRAPHY: FEVZİ ÖNDÜ

FOTOĞRAF ASİSTANI / PHOTOGRAPHY ASSISTANT: YAVUZ DORUK, UMUT CAN BİLGİN PRODÜKSİYON / PRODUCTION: MÜGE SARIOĞLU

bottom of page