top of page
Yazarın fotoğrafıOkan Bayülgen

Kutlamak Mı Kutlamamak Mı?

Eğer hayatı kutlamaktan bahsediyorsak, ben hayatı kutlamaktan anlamıyorum ya da bu konuda hiç düşünmedim diyebilirim çünkü bir canlı olarak yaşadığımız hayatı niye kutlamamız gerektiğini anlamıyorum.

Neden kutluyoruz? Sadece doğduk diye mi? Bir yıl daha ölmemeyi başardık diye mi? Zırt pırt doğum günlerinin, kötü giden evliliklerin, akla hayale gelen hemen her şeyin kutlanmaya çalışılmasını anlamıyorum. Hayatın bana bahşedilmiş bir şey olduğunu da düşünmüyorum ve bu yüzden kendimi şanslı da hissetmiyorum. Ben dünya üzerindeki milyarlarca insandan biriyim. Bu konuda kedilere, sincaplara, köpeklere; diğer tüm canlılara bakabiliriz, yani hiçbir şey kutlamayanlara... Biz zamanı düz bir çizgide akan, o çizgideki noktalar ve kesikler olarak gördüğümüz için zaten kendi doğamızdan uzaklaşmış durumdayız. Aslında zaman dönerek yükselir. Zamanı üç boyutlu olarak anlamak lazım; yani yine ilkbahar geldi ve bir daha ilkbahar gelecek gibi düşünmek lazım. Bizim dışımızdaki bütün canlılar böyle düşünüyorlar. Kutlamıyorlar ama kutlamaya benzer, bizim kutlamak gibi yorumlayacağımız hareketler yapıyorlar. Kendilerini doğaya atıyorlar, suya atıyorlar, çimenlere atıyorlar, ağaçlarda zıplıyorlar. Bunları kutlama yaptıkları için değil, doğalarının gereği olduğundan yapıyorlar. Bence bizim de onlar gibi düşünmemizin zamanı geldi. Bugün Cadılar Bayramı’nın bile milli bayram haline gelmesi bence artık Türkiye’de lüzumsuz yere kutlamanın ne boyuta ulaştığını gösteriyor.

Sanırım bir şeyleri kutlamak yerine, “Ne yapabilirim?” sorusu bende daha ön planda... Hayatımda sürekli “Ne alıyorum, ne veriyorum?” pazarlığı içindeyim ve bu soru yakın çevremden büyük çevreye ve bütün dünyaya, daha sonra doğaya uzanıyor. Elbette ne kadar kaçmak istesek de kutlamalardan kurtuluş yok. Unutamadığım çok berbat kutlamalar var. Bana doğum günümde yapılmış sürprizler, başkalarına doğum günü sürprizi yapma zorunluluğu, evlendikten sonra kutlama yapma zorunluluğu, yılbaşları... Mesela yılbaşı bizim evde mecburen kutlanan bir gündür. Mecburen kutluyoruz. Birçok şeyi mecburen kutluyoruz. Çünkü başkalarının gazına geliyoruz. Ya da başkaları; komşular, akrabalar ve arkadaşlar bir şey yaptıkları için, “Biz insan değil miyiz, yoksa biz depresyonda mıyız?” gibi bir duygu uyanmasın diye bu kutlamalara iştirak ediyoruz. Yoksa hiçbir kutlamadan bir beklentim yok. Özellikle televizyon programı, tiyatro oyunu ya da sinema olsun bir projeyi bitirdikten sonra o berbat şampanyanın getirilip patlatılmasını, insanların lüzumsuz bir sevinç içine girmelerini anlayamıyorum. Sırf kutlamış olmak için bir şeyleri kutlamayı anlayamıyorum. Uzun lafın kısası, bence bazen kutlamamak iyidir.

コメント


bottom of page