Artık yaz bitiyor. 21 Eylül Ekinoksu yaklaşırken günler kısalmaya geceler de uzamaya başlayacak. Sonbahar bu sene çok hızlı gelmişken; biz de Aytaç Şaşmaz'la son güneşli günlerden birinde buluştuk. Bütün çekim boyunca kendisine hayran bıraktırdığı enerjisiyle birlikte kariyerinden, spordan ve stilinden bahsettik.
Seyirci, oyuncu için imaj üzerinden varsayımsal karakterler inşa ediyor. Sosyal medyanın hızla büyümesiyle artık bir oyuncu kendisi hakkında farklı görüşlerin ve inanışların neler olduğunu çok hızlı okuyor. Senin gerçek benliğin ve seyircinin zihnindeki yerin tutarlı mı? Gerçekten kim olduğun biliniyor mu?
Gelen yorumlardan ve beni tanıyan insanlardan aldığım tepkiler benim dış kabuğumu bildiklerini gösteriyor; fakat asıl beni, ben de sosyal medyada yansıttığımı düşünmüyorum. Çünkü videolar çeken ve onları yayınlayan biri değilim. Paylaştığım fotoğrafları da gerçekten sevdiğim için paylaşıyorum. Seyirci nezdinde bu halimi veya tavrımı beğenen de, beğenmeyen de olabilir. Önemli olan; merak unsuru bir hayatın içindeysen yaşadığın ve karşılaştığın her şeyin aslında gelip geçici olduğunu bilmek ve o anın tadını çıkarmak.
Oyunculuğu 30 kişilik bir yemek masasında otururken; kendinle konuşmaya benzetiyorum. 30 kişilikte sana ait ve sen hangisine dönüp oynayacağına karar veriyorsun. Senin gerçekliğinde oyun nasıl bir alan?
Tadını çıkarmaya ve kaybolmaya izin verdiğim bir çember. Hazırlığın elverişli olduğu işleri tercih ediyorum. Karakterin oluşum sürecindeki arayış, yaşadığım süreç ve sonrasında gelen yolu hayal etmek ve içselleştirmek çok keyifli bir yarış başlatıyor bende.
Netflix’teki “Zeytin Ağacı”’nın ardından aynı platformun “Lefter” projesinde de yer alıyorsun. Dijital mecralar hayatımıza çok hızlı girdi ve günden güne de yerlerini sağlamlaştırıyor. Buna rağmen bizim gibi toplumlarda televizyon izleme alışkanlığı aileler için hala bir sosyalleşme aracı. Kariyerinde hem televizyon hem de dijital platformlar nicelik olarak bu kadar fazlayken senin için bir farkları var mı?
Tabii ki farkları var. Hepimizin bildiği gibi dijital platformlarda çalışma ortamı çok daha elverişli ve acelesiz oluyor. Bu da sanatını icra eden oyuncu ve yaratıcı ekip için keyifli bir zaman tanıyor; fakat ulusal kanallarda, haftalık yarışa giriyorsun ve yetiştirme telaşı genelde tempo olarak yoruyor.
Tanıştığımızda henüz Lefter projesinde olduğunu bilmiyordum ama o akşam seni bir dönem işinde yeniden izlemek istediğimi düşünmüştüm. Hiç beklediğin bir şey miydi efsanevi bir karaktere can vermek?
Daha önce de dönem işinde yer aldım ama Metin Oktay gibi futbol camiasından efsane bir ismi canlandırmak benim için çok büyük anlam taşıyor. Futboldaki başarısı yanı sıra; kişiliği ve insanlığı ile bütün taraftar gruplarının gönlünü feth etmiş biri Metin Oktay. Bu sebeple de Taçsız Kral lakabını kazanmış.
Böyle bir projede yer aldığım için çok mutluyum.
Metin Oktay’ı canlandıracağın için bir futbol sorusu sorsam mı diye kendimi zorladım ama benden hiç çıkmadı. Sporla ilgili sorabilirim ama bu fizik yüksek bir iradenin eseri gibi duruyor. Rutinin nasıl? İstikrarlı ve ısrarcı mısın bu konuda?
Spor yapmak benim için bir hobi olmakla beraber bir yaşam tarzı haline geldi. Günlük programımda her zaman kalıcı olarak vardır. Beslenme konusunda çok dikkatli olduğum söylenemez. Sadece şekerden uzak durmaya çalışıyorum.
Gecenin bir yarısı hadi pizzaya dendiğinde “olmaz” der misin?
Çoğu zaman ayak uydururum böyle bir davete; fakat aşırıya kaçmadan tadında yapmasını da bilirim. Önümde zamansızca yenecek bir yemek varsa ondan sadece tatmam yeterlidir benim için.
Modayla ilişkin nasıl? Bugün seni çok fazla saatle gördük, normalde kullandığın bir aksesuar mı? Kendi stiline yakıştırır mısın?
Evet, iki yıl önce kendime hediye olarak aldığım saat ile takma alışkanlığı kazandım. Onun öncesinde çok saat kullanan bir insan değildim.
Her oyuncunun kendi zamanı olduğu söylenir. Bazıları bekledikleri ve hazırlandıkları rolleri yıllar sonra alır. Sen kariyerin için ne söylersin? Her şey yeni mi başlıyor yoksa ritmini bulduğunu düşünüyor musun?
Tabii ki her şeyin zamanı olduğuna inanıyorum. Zaman eğer iyi değerlendirilirse, tecrübelerini geliştirmeni sağlar. Bu doğru orantıya kendini inandırırsan zaten tek yarış içinde olduğun kendin oluyorsun. Zamanın ne getireceğini ya da beni nasıl bir ritme sokacağı konusunda net konuşamam; ama kendimden ve yapacaklarımdan dolayı her zaman çok memnunum.
Bu çekimde en beğendiğin saat modeli hangisiydi?
En sevdiğim Emporio Armani'nin yeşil kadranlı saat modeli oldu.
Günün hangi diliminde yaşamak sana daha iyi hissettiriyor? Gündüz insanı mısın karanlık çökmeden ciddi bir mesele konuşamayanlardan mı?
Sabahları erken kalktığımda ki sabah soğuğunu, sessizliğini ve sakinliğini çok seviyorum. Aynı şekilde geceleri de oturmayı ve düşünmeyi çok severim.
Birisini tercih edecek olursam, gün doğumunu tercih ederim.
Comments