Zorlu PSM’de 17 Mart-30 Nisan tarihleri arasında yeniden sahne alacak olan Greg Kotis ve Mark Hollman’ın kaleme aldığı Tony Ödüllü “Sidikli Kasabası” müzikali, bu kez yönetmenliğini Kayhan Berkin’in üstlendiği ve başrollerinde Settar Tanrıöğen ile Füsun Demirel’in de yer aldığı 27 kişilik bir uyarlama ile karşımızda. Oyunun yapımcılığını üstlenen MON’un kurucu ortakları Ali Can Ayyıldız ve Doruk Şengün ile çok yönlü kariyerleri, MON'un hikayesi ve Sidikli Kasabası üzerine konuştuk.
ALİ CAN AYYILDIZ
1) MON hikayesi sizin için ne zaman başladı?
MON zaten çok yakından tanıdığım ve uzun süredir iş birliği yaptığım markalardan biriydi. 2021 sonbaharı Doruk ile konuşurken birçok ortak hayalimizin olduğunu anlayınca potansiyelin farkına vardık ve benim için MON hikayesi o gün başlamış oldu.
2) MON dışında birçok işletme ve mekan geçmişiniz var, şimdilerde ise kendi markanız olan WU Bomonti ve WU Yalıkavak. Bize biraz o kimliğinizden bahseder misiniz?
Hizmet sektöründe çalışmaya başlamam üniversite zamanlarına denk geliyor. İstiklal Caddesi'nde küçük bir ara sokakta, Kasette isimli çok samimi bir mekanda arkadaşlarımla eğlenmek ve tabir-i caizse çok mesai harcadığım gece hayatını kendi adıma biraz da finanse edebilmek için başladığım hikaye, zamanla bir iş kolu haline dönüştü. Hatta zamanla öyle bir tutku haline geldi ki; 'ben bu işi meslek edinmek istiyorum' deyip, farklı sahneler ve konseptler görmek, tanımak adına okula ara verip Berlin'e taşındım. Hala en çok beslendiğim şehirlerden biri olan Berlin'den dönüş yaptıktan sonra birçok işletmeyle çalıştım. Son olarak kurucu ekibinde bulunduğum Klein ve şimdilerde ortağı olduğum WU bunlardan birkaçı.
3) Hep işletme geçmişiniz olsa da aslında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Tasarımı bölümünde eğitim görmüşsünüz, MON sizin için biraz da sanatsal ruhunuzu ifade etme platformu mu oldu? Bu minvalde Sidikli Kasabası projesi sizde nasıl hisler uyandırdı?
Hayatımın dönüm noktası diyebilirim Mimar Sinan'a. Kişisel zevklerimin ve iş hayatımın temelini orada attığıma inanıyorum. Hizmet sektöründeki dinamikler çok değişken ve tatmini sahne sanatlarından çok farklı. Sidikli Kasabası Müzikali kadar manevi olarak bu denli doyurucu ve bir o kadar da bağımlılık yapan çok az projeye dahil oldum. Oyun esnasında seyircinin eşzamanlı reaksiyonuna şahit olmak paha biçilemez. Prömiyer günü ilk perdenin sonuna kadar yaşadığım heyecanı en son lise yıllarında yaşadım sanıyorum.
4) Özellikle hizmet sektöründe yarattığınız markalar, İstanbul'da her zaman entelektüel ve rafine bir kitleye hitap ediyor. Ünlüler, sanatçılar ve birçok başarılı insan tarafından talep ve takdir görüyor. Bunun sırrı nedir?
Kağıt üzerinde her şeyi doğru yapsanız bile maalesef hizmet sektöründe başarılı olmanız garanti değil. Çok rahatlıkla söyleyebilirim ülkemizdeki en nankör mesleklerden biri. Çok çabuk sıkılıyor, bir o kadar da hızlı tüketiyoruz. Marka olarak kendinizi sürekli yenilenmeniz bu mevzunun alameti farikası. Benim en büyük şansım çalıştığım tüm işlerde doğru bir ekip olmamızın yanında, hepimizin eş zamanlı, paralel başka işlerle uğraşıyor olması. İşte bu noktada ben de hizmet sektöründe yaptığımız işten bahsederken insanlara hep aynı şeyi tekrarlıyorum; 'biz yemek, içki, müzik satmıyoruz, insan ilişkileri satıyoruz.'
5) Bize muhtemel yeni projelerinizden bahseder misiniz?
MON ile yakın gelecekte dijital projeler, müzikal veya tiyatro hedeflerimiz var. Bir de bağımsız film sevdamız var ki... WU tarafı büyümeye devam ediyor. Aynı çatı altında farklı isimlerle yeni projeler yolda.
DORUK ŞENGÜN
1) MON hikayesi nasıl başladı?
Çok uzun yıllardır hem sahne önü, hem de arkasında işler yapıyordum. Özellikle etkinlik ve eğlence sektöründe kurumsal yapıya ihtiyaç olduğunu görüp 2018 yılında MON’u (Music of Now) biraz da sektörden arkadaşım Agah Uz’un tavsiyesiyle kurma kararı aldım ve yaptığımız tüm işleri de bu marka altında topladım. Müzik programlama, müzik eksenli pazarlama ve reklam, operasyon, etkinlik kürasyonu, sanatçı temsilciliği ve daha birçok hizmet veriyoruz. 2021 yılında ise Ali Can oyuna dahil oldu ve ortağım olarak beni tamamlayan parçayı oluşturdu diyebiliriz.
2) Hem işletme, hem de konservatuvar okumuşsunuz ve multidisipliner'in sözlük karşılığı gibi bir hayatınız olmuş DJ'lik, oyunculuk, yapımcılık... Hepsini bir arada yürütmeyi nasıl başardınız?
Hayatım boyunca zaten sahne üstündeydim, çocukluğumdan bugüne hiç inmedim diyebilirim. Ama yıllar ilerledikçe hayalimdekileri tam anlamıyla icra edebilme arzusu ile sahne arkasında da işlerin nasıl yapıldığını öğrenmeye çalıştım. Çabalayarak gelişmeyi kendime amaç edindim. Farklı platformlarda hem işin mutfağında, hem de sahnesinde buldum kendimi. Multidisipliner olmak zaten biraz da böyle bir şey, rüzgar dönemsel olarak farklı yönlerde esiyor ve siz kendinizi doğru şekilde ona bıraktığınızda her şey oluruna varıyor.
3) Sidikli Kasabası'nda daha önce de rol almışsınız, bugün kendi yapımınız olarak hayata geçiriyorsunuz. O zamanlardan hayalini kurduğunuz bir hikaye miydi bu? Sidikli Kasabası Müzikali nasıl hayata geçti?
Sidikli Kasabası’nda Devlet Tiyatrosu’nda 2011-13 yılları arasında yine Memur Lockstock rolü ile, 186 temsilde görev alma onuruna eriştim. O günlerde Instagram bu kadar popüler olsaydı, belki de eser bambaşka bir seviyeye ulaşacaktı. 186 kapalı gişe temsil ile Türkiye’nin her yerinde sahneye çıkma fırsatı buldum. Fakat o zamandan beri oyunun DT seyircisi ile sınırlı kalmayıp çok daha büyük bir kitleye ulaşması gerektiği kanaatindeydim. Yıllardır içimde birikmiş olan hevesi, Ali Can’a açtım ve hiç düşünmeden ‘’Hemen yapalım,’’ dedi ve işe koyulduk. Çok yorucu bir prova süreci geçirdik ama tüm uğraşlarımıza değdi. Şu anda düzenli olarak Zorlu PSM’de oynuyoruz.
4) Sidikli Kasabası haricinde, bir yandan MON ile etkinlikler yapıyor, İstanbul'daki birçok marka ve kuruma danışmanlık ve müzik hizmeti veriyorsunuz. Yakın gelecekte yeni bir etkinlik veya konser planınız var mı?
Birçok mekan ve marka ile iyi ilişkilerimiz mevcut. Klein, MiniMüzikhol, Tersane Istanbul, Zorlu PSM bunlardan sadece birkaçı. Kendileriyle düzenli işbirlikleri yapıyoruz. Ayrıca bünyemizdeki sanatçıların temsilciliğini de yapıyoruz. Yakın gelecekte beni en çok heyecanlandıran planımız, yurtdışında planladığımız etkinliğimiz. Bugünlerde finalize edip duyurmak istiyoruz. Bizim için global sahnede her anlamıyla bulunmak uzun vadede çok gerçekleştirmek istediğimiz bir hikaye.
5) DJ'lik kariyeriniz ekseninde aynı zamanda müzik de üretiyorsunuz, müzik prodüktorü kimliğiniz ile gelmek istediğiniz bir nokta var mi?
Şarkı ve melodi üretmeyi seviyorum. 2004 yılından beri eş zamanlı olarak DJ’lik yapıyorum. Yıllar geçtikçe çalmayı arzu ettiğim müzik türlerindeki çeşitlilikten beslenerek, kendi üretimlerimi de dinleyici ile buluşturmaya başladım. Hem dinleyici, hem de global sanatçı dostlarımın destekleriyle, bu şevki mümkün mertebe daha da üretime dökerek, alt-kültür müzik sahnesinde ve globalde düzenli performans sergileyen bir isim olmak isterim tabi.
6) Kendi yapımlarınız harici de oyunculuğa devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Oyunculuk benim için çok özel ve kıymetli bir alan. Kendimi en rahat hissettiğim yer olabilir. Aslında ben oyunculuğa hep devam ediyorum. Ama doğru proje ile karşılaşmadım diyelim. Hayatım boyunca oyunculuğu para kazanma motivasyonu ile yapmayacağıma dair kendime söz verdim. Yanlış anlaşılmasını istemem, iyi bir iş yaparsanız zaten iyi de para kazanırsınız fakat ilk motivasyonunuz para olduğunda ruhunuzla yaptığınız bu işte -en azından benim için- başarılı ve mutlu olmak zor. Çok güzel, çok saf hayallerim var. Umarım gerçekleşirler. Ama illa örnek isterseniz, iyi bir bağımsız sinema projesinde yer almayı çok istiyorum.
Comments