top of page

Uçsuz Bucaksız Bir Alanda Kubilay Aka



Kariyerine pek çok farklı rol sığdıran genç ve başarılı oyuncu Kubilay Aka, yeni bir role hazırlamanın oyunculuğun en keyifli tarafı olduğunu söylüyor. Son dönemde müzisyenliğiyle de adından söz ettiren Aka yoğun çalışma temposuna rağmen hayatına pek çok yeni deneyimi sığdırmayı başarıyor.


Yelek: Dilek Hanif, Gizia Gate

Pantolon: Vakko

Ayakkabı: Kill Your Idols

Broş: Canan Yolaç


Her şeyin çok hızlı değiştiği, her gün farklı bir yeniliğin hayatımıza girdiği günlerdeyiz. Bu hızlı değişime nasıl bakıyorsunuz? Yenilikleri hızla kucaklayıp adapte olur musunuz yoksa daha yavaş, adım adım mı ilerlersiniz?


Yenilikleri adım adım öğrenerek deneyimlediğimde konu hakkında daha çok bilgi sahibi oluyorum; bu da yaptığım işlerde daha özgüvenli olmamı sağlıyor. Bu sebeple yenilik konusunda biraz temkinliyimdir. Güvendiğim insanların düşüncelerini dinler, içimde sindirir ve yeni bir dünyaya gireceksem öyle girmeyi tercih ederim.


Yeni bir role hazırlanmak, yeni bir karaktere adapte olmak için neler yaparsınız?


Aslında işin en heyecanlı kısmı bence burası; hazırlık aşamaları… Yeni bir karakter, yeni bir dünya, buna adapte olma ve çalışma kısmı çok eğlenceli oluyor. Öncelikle karakteri çok iyi analiz etmeye çalışıyorum; diğer karakterlerle olan ilişkisi, kendi dünyası, dışarı yansıttıkları, içinde yaşadıkları, seyircinin görmediği zamanlarda ne yaptığına kadar karakteri iyice anlamaya çalışıyorum. Bu süreç genelde benim için masa başında, kafamda canlandırarak; yönetmenlerimizle, senaristlerimizle görüşmekle, bilgileri bir süzgeçten geçirmekle sürüyor. Daha sonra genelde yalnız kalmak istediğim bir sürecin içinde buluyorum kendimi. Evde oynamayı deniyorum; bu da bedensel olarak karakterin duruşuna, yürüyüşüne, ‘gestus’una katkıda bulunmamı sağlıyor. Daha sonrası sette canlanıyor. Yönetmenlerimizin de bizden ne istedikleri çok önemli. Aslında bir karakterin oturma süreci çok uzun. Ama setten önce genel hatlarıyla karakterin ana çizgilerini oturtup yönetmenle birlikte harmanlamak hoşuma gidiyor.


Sizce oyunculuğun en keyifli ve zor tarafları nelerdir?


Oyunculuk yeni dünyaları, duyguları keşfettiğimiz, kendi sınırlarımızı aşabildiğimiz, özgür bir dünya. Bir çocuğun oyun oynamak için gittiği park gibi. Ben parktan çıkıp eve gitmek istemeyen çocuğum genelde. Her parçasından ayrı keyif alıyorum. Sette olmak, çalışmak çok güzel. Her an settekilerle paylaşım içerisinde olmak çok güzel. Ama tabii zor tarafları da var; soğuk ya da sıcak, kar ya da yağmur dinlemeden çalışıyorsunuz. Set programına göre yaşıyorsunuz, o süreçte düzenli hayatınız olmuyor. Mesela çekimde gökyüzünün belli bir mavi tonunu yakalamak için sabah 4’te yola çıkıyorsunuz. Ama sete girdikten sonra tüm bu zorluklar kafamda bitiyor ve orada olmaktan çok mutlu oluyorum.


Zaman makinesi icat edilse ve geçmişe ya da geleceğe gitme şansınız olsa hangisini seçerdiniz? Özellikle yaşamayı seçeceğiniz bir dönem var mı? Neden?


Sanırım eski Mısır’a gitmek isterdim. O dönemi hep merak etmişimdir. Piramitler üzerine çok belgesel izledim ama nasıl yapıldıklarına dair birçok rivayet var; o dönemde nasıl inşa edildiklerini görmek isterdim. Temizliğe, dış görünüşe çok önem veriyorlarmış, kadın-erkek herkesin makyaj yaptığı biliniyor. Bunlara rağmen sınıf ayrımı çok fazla; zengin çok zengin, fakir çok fakir. Soyluların sefası inanılmaz çünkü kölelik çok normal. Gidip görmek isterdim o dönemdeki zarafeti de acımasızlığı da. Dünya şu an da farksız değil. Müthiş bir uçurum var sosyal sınıflar arasında. Günümüzden eski Mısır’a bakıp insanın aslında sanayi ve teknoloji devrimlerine rağmen hala insan hakları konusunda yol alamadığını görmek de acı...



Oyunculuk dışında müzikle de ilgilisiniz. Bu ilgi nasıl ortaya çıktı? Müziği kariyer yolculuğunuza katma planlarınız var mı?


Küçükken bir doğum günümde babam gitar almıştı. Ailem her konuda kendimizi geliştirmemiz için çok çabaladı. Hediyeler de genelde buna göre seçilirdi. İki yıl durdu gitar, hiç yüzüne bakmadım. Sonra kursa gitmeye karar verdim. Biraz öğrendim, hocam da çok iyiydi. Ama sonra kendi kendimi geliştirmeyi daha eğlenceli buldum. İş gitardan çıktı, başka şeyler de öğrenmeye doğru evrildi. Müzik farklı bir dünya açtı önümde. Müzik yaparken veya yazarken çok keyif alıyorum ve birilerine dinlettiğimde keyif alırlarsa kendimi çok iyi hissediyorum. Ama müzik şimdilik böyle kalsın istiyorum. Kendime özel uçsuz bucaksız bir alanım var ve şimdilik tek başıma keyfini çıkarmak beni daha mutlu ediyor.


Yemek yapmayı ve değişik tarifler denemeyi sevdiğinizi biliyoruz. Müzik ve yemek dışında hobileriniz var mı? Yeni şeyler denemeyi/öğrenmeyi sever misiniz?


Bu aralar kamp yapıyorum. Ayda iki gün çıkıp rastgele bir yerde iki arkadaşımla birlikte kış çadır kampı yapıyoruz. Tavsiye ederim çok keyifli. Onun dışında hayvanları çok seviyorum. Arkadaşımın veteriner kliniği var, bazen onlara destek olmaya gidiyorum. Yardıma ihtiyacı olan çok hayvan var. Sık sık futbol oynuyorum, iki ayrı takımım var. Haftada iki defa büyük bir sahada 90 dakika maçlar yapıyoruz. İş temposunda ancak bunları yapabiliyorum.




“MÜZİK FARKLI BİR DÜNYA AÇTI ÖNÜMDE. MÜZİK YAPARKEN VEYA YAZARKEN ÇOK KEYİF ALIYORUM. KENDİME ÖZEL UÇSUZ BUCAKSIZ BİR ALANIM VAR VE ŞİMDİLİK TEK BAŞIMA KEYFİNİ ÇIKARMAK BENİ DAHA MUTLU EDİYOR.”


Gömlek, pantolon: Vakkorama



Palto: H&M


Triko: Vakkorama



Ceket: Kill Your Idols


Ceket: American Vintage

Pantolon: Sandro

 

Genel Yayın Yönetmeni/Editor in Chief: İrem Bakic & Selim Can Çelik

Online İçerik Yöneticisi/Digital Content Manager: Gökhan Oğuz Ünal

Fotoğraf/Photography: Ali Kalyoncu

Fotoğraf Asistanı/Photography Assistant: Zeynep Deryaasan

Styling: Melisa Cömert

Stying Asistanları/Styling Assistants: Zehra Gülce & Buse Çubukçu

Saç/Hair: Harun Ateş

Makyaj/Makeup: Soner Akyol

Prodüksiyon/Production: Müge Sarıoğlu

Prodüksiyon Asistanı/Production Assistant: Bilun Atikkan

bottom of page