top of page
Yazarın fotoğrafıMagnetQuarterly

YENİ DALGA


Meli Yılmaz

Elbise: Dice Kayek,

Gizia Gate

Dilan Çiçek Deniz

Full look: Özlem Süer

Küpe: Bee Goddess

Ahmet Efetürk

Ceket,yelek,pantalon: Hatice Gökçe

Gömlek,papyon: Network


Hazır olalım ya da olmayalım yeni bir dalganın etkisindeyiz. Hızına yetişilemeyen dijital dönüşüm, pandemi etkisi, değişen ve gelişen kimlikler, aynı anda hem genişleyen hem de daralan dünyalar... İşte tam da bu dönemde başarıları, duruşları ve hayata bakışlarıyla dikkat çeken genç isimlerden üçünü mercek altına aldık. Başarılı oyuncular Dilan Çiçek Deniz ve Meli Yılmaz, milli basketbolcu Ahmet Efetürk’le bir araya geldi ve bu yeni dalgaya dair neler hissedip düşündüklerini paylaştı.



Enerjisi ve pozitifliğiyle dikkat çeken genç oyuncu Dilan Çiçek Deniz son dönemin parlayan yıldızlarından... Yeniliği, özellikle unuttuklarımızı bize hatırlattığı için değerli bulan Deniz, tek bir kalıba sokulmayacağı rollerin peşinden gitmeyi sevdiğini söylüyor.



Yeniliği nasıl tanımlarsınız?


Yenilik, eskinin bize iyi gelmeyen taraflarını bırakarak büyümemize yardımcı olacak kapının anahtarıdır. Yeniliğin bizi iyileştirdiğini düşünüyorum. Yeni bir kelime keşfettim: Kaizen. Japonca, “kai” değişim, “zen” iyi demekmiş. Kelimenin anlamı da herkesi kapsayan sürekli iyileştirme. Küçük iyileştirmelerle yeniliğe duyulan korkunun aşılması sağlanmış. Yeniliğe, yeniye daha açık olmalıyız; hem daha iyi bir dünya hem de daha çok hatırlayabilmek için. Beyin, bir süre sonra rutin şeyleri hatırlamıyor; yaptığımız, yaşadığımız, konuştuğumuz, düşündüğümüz pek çok şeyi unutuyor. Hatırlamanın yeniliği kucaklamak için iyi bir motivasyon olduğunu düşünüyorum.


Her şeyin giderek dijitalleştiği günümüzde size göre insan ilişkileri nasıl değişiklik gösterdi?


“Ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya…” Gülten Akın’ın bu dizesini çok seviyorum. Empatiyi kaybetmeye başladığımızı düşünüyorum. İnsanların gösterdiği ya da göstermeye çalıştığı empati de çok yüzeysel ve sığ geliyor bana. 1 ve 0’lardan oluşan bir dünyada yaşıyoruz artık. Elbette pozitif tarafları da var bu sürecin; istediğinle istediğin an konuşmak, ondan haber alabilmek çok kıymetli. Sadece bu gücü ne kadar iyi kullandığımızı bilemiyorum.


Son iki yılda vazgeçilmeziniz haline gelen bir teknolojik yenilik var mı?


Oyun oynamayı seviyorum. Galiba doğru bir kariyer seçmişim. Her fırsatını bulduğumda kendi dünyama gitmeyi seviyorum. Bu nedenle VR (sanal gerçeklik) gözlüğü vazgeçilmezim oldu. Panik ataklarıma ve anksiyeteme de her şeyden çok yardımcı olduğu için en sevdiğim teknolojik gelişme olabilir. Sanal dünyalar, kaçma isteği geldiğinde ve kaçamadığımda gittiğim yer haline geldi.


Dilan Çiçek Deniz:

Elbise: Hakaan Yıldırım

Küpe: Begüm Khan,

Kolyeler: Mers

Meli Yılmaz:

Elbiseler: Mirela Cerica

İnci kolye: Sillage Me,

Kolyeler: Leta Jewelry


Dijital platformlar sinema sektöründe ne gibi değişikliklere sebep oldu?


İzlemek istediğimiz ve ulaşamadığımız filmleri dijital platformlarda izlemek çok hoşuma gidiyor. Bu da sektöre inanılmaz bir çeşitlilik katıyor. Geçmişte çoğu zaman stüdyolar orta-bütçeli filmleri yapmama kararı alıyordu ve bu da sinema sektörünü; genç yapımcı, yönetmen, senarist ve oyuncuları baltalıyordu. Bu platformlarda izlediğimiz filmlerin ne kadar ödül aldığını görüyoruz ama daha da önemlisi bize ne hissettirdiğini biliyoruz. Tabii bu durum diğer tarafı sekteye asla uğratmamalı çünkü sinemada patlamış mısırını alıp, bir sürü insanla, dikkatini dağıtacak hiçbir şey olmadan bir filmi izlemenin keyfi bambaşka. Umarım gelecek jenerasyon bundan mahrum kalmaz.


Kendini sürekli geliştirme isteği olan birisiniz. Özel hayatınızda değişime, yeniliğe ne kadar açıksınız?


Değişime, yeniliğe çok hızlı adapte olabiliyorum. Bazen hayatında engel olamayacağın ve senin dışında gelişen şeyler de olabiliyor. Bu durumu çok çabuk kucaklayabildiğimi düşünüyorum. Eski kabuğumu atıp yeni halime, düzenime ve düşüncelerime hızla alışıyorum. Charles Darwin’in dediği gibi, “Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan… Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan.”


Çoğunlukla ne tarz karakterleri canlandırmayı seviyorsunuz?


Her seferinde bir önceki rolümü hatırlatmayacak ve beni zorlayan rolleri seviyorum. Bu arada umarım bir gün bir Star Wars filmlerinde ve spinoff'larında yer alabilirim. Stormtrooper bile olurum.


Herhangi bir role hazırlanırken uyguladığınız farklı teknikleriniz var mı?


Bu soruyu çok sevdim çünkü oyunculuk tek bir teknikle yapılmaz. Her rolüme oyuncu koçumla beraber hazırlanıyorum ve rolün gerektirdiği tekniği kullanıyoruz. Bazen aynı rolün farklı sahneleri için bile başka tekniklerle çalışıyoruz. Meisner gerekiyorsa Meisner, Morris gerekiyorsa Morris ya da Adler.


Şu günlerde en çok nelerden ilham alıyorsunuz?


Her şeyden. Ailemden, sevdiklerimden, kahkahalarımdan, üzüntülerimden... Mutlaka beslenecek ve ilham alacak bir şey buluyorum. Bulamazsam hayat yaşamaya değer gelmez ki... Ne iş yaparsan yap mutlaka kendin için bir şey bulman gerekiyor, her şeyde ve herkeste. İlhamın sana gelmesini beklemek, en büyük lanet bu hayatta.


Modayı yakından takip eden biri olarak dijital modanın fiziksel alışverişin yerini tutabileceğini düşünüyor musunuz?


Yerini tutar mı bilemem fakat dijital moda çok uzun zamandır hayatımızda. Küçüklüğümde kâğıt bebekler vardı. En sevdiğim oyuncaklarımdı. Bazen yeni kıyafetlerle dolu kitaplar alırdım sevdiğim bebekler için. Şimdi de bazı oyunların içinde satın alma yapabiliyorsun ve itiraf etmem lazım; hala aileme oyunlardaki kıyafetler için para verdiğimi söyleyemedim.


İleride sizi ne gibi projelerde göreceğiz?


“Pigeonholing” diye sevdiğim bir deyim var. Güvercin yuvası gibi bir anlamı var, oyunculukta ise hep aynı türde rollere hapsolan oyuncuları tanımlamak için kullanılıyor. Ben bu değilim, biz bu değiliz. Beni ileride “güvercin yuvasına” sokulmayacağım projelerde, güvercin yuvasına sığmayacak arkadaşlarımla göreceksiniz.



Ceket: Feel The Lotus

Yüzükler: Bee Goddess

Ceket: Feel The Lotus

Kolye: Sillage Me


Tiyatroda başlayan kariyerini sinema ve televizyonda canlandırdığı farklı karakterlerle devam ettiren Meli Yılmaz, yolculuğuna oyuncu olarak değil yönetmen olarak devam etmek istiyor.


Elbise: Seçil Akkaya, Gizia Gate

Çorap: Penti

Ayakkabı: Mach&Mach, Beymen


Yeniliği nasıl tanımlarsınız?


Her defasında çok taze olan heyecan olarak.


NFT, metaverse derken teknoloji bizi giderek fiziksel gerçeklikten uzak bir dünyaya taşıyor. Siz bu konuların neresindesiniz?


Portreler satın alınabilir ama sahneler hep canlıdır. Canlı olmayan sahne, sinemaya yaklaşır. Ben sahnesindeyim konunun. En canlı yerinde...


Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?


İçine kapalı bir çocuktum, hatta edebiyat öğretmeni olmak istiyordum. Üniversiteye başlayınca tiyatro kulübüne katıldım ve serüven öyle başladı. Ancak edebiyat öğretmeni de olsam, onu da en iyi şekilde yapmak en büyük çabam olurdu. Ne iş yapıyorsam fark etmez. İşimi iyi yapamazsam utanırım. Başka utanacak bir şeyim yok.


İnsanların sizin hakkında en çok neyi anlamasını isterdiniz?


Travestiliğimi benimsemelerini isterdim.


Açılmaktan korkan bir LGBTI+ bireye ne gibi tavsiyelerde bulunurdunuz?


“Hepinizin bir zamanı var. Siz biliyorsunuz vaktini. Acele etmeyin. Geç de kalmayın,” olurdu.


Tiyatroyla başlayıp sinema ve televizyonda devam ettiniz. Kamera önünde mi sahnede mi olmayı tercih edersiniz?


İkisinin de kendine göre zorlukları var. Tiyatronun zorluğu oyunu hep yeniden oynaman. En baştan. Hiç oynamamış gibi. Sinemadan farkı bu galiba. Orada bir kere, iki kere, beş kere tekrar al. Son kertede “Kestik!” sesi geliyor. Ama tiyatroda oynadığın karakteri tutman, unutmaman gerekiyor. Bir de oynadığım roller yaşadığım çevreden o kadar da uzak değil. En azından duygu olarak...



Mesleğinizle ilgili büyük hayaliniz nedir?


Bugüne kadar hep iş merkezli yaşadım. İş, benden de önce geldi daima. Şimdi bu yaşımda diyorum ki, hayatım daha önemliymiş. Ben onu es geçmişim. En büyük hayalim, mesleğimin hayatımın önüne geçmemesi. Çok ötelerde bir oyunculuk hayalim yok ya da kalmadı. Bildiklerimi anlatmak isterim, yolda olanlar için. Deneyimliden erdemlisi yok derler. Bir hayalim vardı; ömrümü yönetmenlerin hayal gücüne adamak... Ondan vazgeçiyorum galiba. Kurmacadan ziyade, gerçek daha ilgimi çeker oldu. Bir de galiba bir karaktere hayat verirken kendimi şekillendirmek istemiyorum. Çünkü aslında orada olduğum karakter ile başkasının gönlüne göre biri olmuş oluyorum. Herhangi bir işte çalışırken de mutlu olabilirim. Artık fark etmiyor. Oyunculuğu bıraksam kendimi de rahat bırakacağım sanırım. Çünkü bu meslek, bana hiç kendim oldurtmadı.


İleride sizi ne gibi projelerde göreceğiz?


Lisedeyken sevdiğim filmlerin repliklerini deftere yazar, ezberleyip taklit ederdim. Aslında yönetmen olmak istiyordum ama iyi ki önce oyuncu olmuşum. Ancak kendi kıyafetlerimle olmak istiyorum. O nedenle bir oyunculuk hayalim yok ama bir yönetmenlik hayalim var.


Bugüne kadar Avrupa Gençler Şampiyonluğu, Dünya Gençler İkinciliği ve Avrupa Süper Lig Şampiyonluğu gibi pek çok başarıya imza atan milli basketbolcu Ahmet Efetürk, Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları’na uzanan başarı öyküsünü anlattı.

Ceket,pantalon: Hatice Gökçe

Gömlek: Network

Boyun aksesuarı: Zehra Gökçe

Ayakkabı: Valentino, Beymen


Yeniliği nasıl tanımlarsınız?


Bence, yenilik göreceli bir kavram; kişiden kişiye değişebiliyor. Yeniliklerde sosyal çevre faktörünün kişinin üzerinde çok etkili olduğunu düşünüyorum. Ben yaşamımda yenilikleri daha çok çevremden fark ediyorum.


Son iki senede vazgeçilmeziniz haline gelen bir teknolojik yenilik var mı?


Online toplantılar son yıllarda pandeminin de etkisiyle birçok insan gibi benim de hayatımda yer etti. Farklı organizasyon ve etkinliklere online görüntülü bağlanarak katılım sağladım. Buna ekleyebileceğim teknolojik yeniliklerden kablosuz kulaklık kullanımı çok arttı. Ben de çok sık kullanıyorum. Başka örnekler de var tabii cep telefonları vs.


Değişime/yeniliğe ne kadar açıksınız?


Yaşım ve çevrem gereği yeniliklere açığım. Yaşamımı kolaylaştırdığını düşünüyorum, özellikle de teknolojik olarak... Cep telefonlarına yüklenen birçok aplikasyon sayesinde sadece bir görüşme aracı taşımadığımıza inanıyorum. Teknoloji faydalı kullanıldığında hayatımızın birinci sırasını yerini alıyor. Bu gelişmelere ne kadar çabuk adapte olursak çağı yakalamakta o kadar geç kalmamış oluruz.



NFT, Kriptopara, metaverse derken teknoloji bizi giderek fiziksel gerçeklikten uzak bir dünyaya taşıyor. Siz bu konuların neresinde yer alıyorsunuz?


NFT’ler ve metaverse şu an tam olarak hayatımın bir parçası değil fakat çevremde kripto ile ilgilenen, takip eden birçok insan var. Yenilikçi teknolojilere saygı duyuyorum ama şu ana kadar tam olarak kendimi adapte edemedim. Yatırım olarak daha çok elle tutulur fiziki varlıklarla ilgiliyim. Şimdilik diyelim...


Engelinizin size engel olmasına izin vermemeye ne noktada, nasıl karar verdiniz?


Engelim ile barışığım. Hayatımın hiçbir döneminde engelli olduğumu ve beni kısıtlayabileceğini düşünerek hareket etmedim. Etrafımda bulunan dost ve akrabalarım da bana hiçbir zaman engelli olduğumu hissettirmediler. Bu psikolojiye sahip olmamda, hayata bu gözle bakmamda onların da çok desteği oldu.


Basketbolun hayatınızı değiştirdiğini söylemişsiniz. Basketbol ile ne zaman, nasıl tanıştınız?


2009 yılında basketbol oynamaya başladım. Oturduğumuz semtteki bir basketbolcu arkadaşımın ısrarı üzerine antrenmanlara katılmıştım ve bir daha hiç aksatmadan devam ettim.


Bugüne kadar Avrupa Gençler Şampiyonluğu, Dünya Gençler İkinciliği ve Avrupa Süper Lig Şampiyonluğu gibi pek çok başarıya imza attınız. Tokyo 2020 Paralimpik Oyunlarda ülkemizi temsil ettiniz. Ayrıca “En Değerli Oyuncu” seçildiniz. Başarınızın sırrı nedir?


Düzenli ve disiplinli antrenman yapmak çok önemli... Başarı odaklı bir kulüpte, birçok başarıya sahip sporcuların bir arada olduğu bir takımın içerisinde olmak ayrıca motivasyon sebebim olmuştur. Onlardan çok şey öğrendim ve hala her idmanda kendimi geliştiriyorum.



En büyük motivasyon/ilham kaynaklarınız neler?


Öncelikle ailem...


Sahada engel tanımayan biri olarak gelecekle ilgili planlarınız, kariyer hedefleriniz neler?


Uluslararası turnuvalarda gerek milli takım formasıyla gerek kulüp formamla ülkemi ve bayrağımı 1.lik kürsüsünde temsil etmek. Her sezonu bir önceki sezondan daha iyi ve daha başarılı geçirmeyi hedefliyorum.


Ülkemizdeki engelli gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunurdunuz?


Engelli olmanın tek bir tedavisi vardır bence... O da engelinle barışmak ve onu kabullenmek. İnsan bunu yapabildiğinde her şey bir anda pozitif olarak değişmeye başlıyor..



Ceket: Ulash Bakır

Full look: Network,

Ayakkabı: Valentino, Beymen

Full look: Dior

Elbise: Mirela Cerica

İç çamaşır: ZA.AF

Aksesuarlar: Naz Özturna


Full look: Nu

Ayakkabı: Versace, Beymen

Ceket ve alt: Pelin Açık

Büstiyer: Cihan Nacar

Çorap: Penti

Full look: Prada




 

Genel Yayın Yönetmeni/Editor-in-Chief: Irem Şentürk & Selim Can Çelik

Dijital İçerik Yöneticisi/Digital Content Manager: Gökhan Ünal

Fotoğraf/Photography: Burcu Karademir

Fotoğraf Asistanı/Photography Assistants: Furkan Kumaş, Furkan Irmak

Styling: Nur Eda İşbilir

Styling Asistanları/ Styling Assistants: Zilan İkinci, Marje İpek Utku

Saç/Hair: İbrahim Zengin

Saç Asistanı/Hair Assistant: İbrahim Junior

Makyaj/Makeup: Yağız Yoldaş

Prodüksiyon/Production: Müge Sarıoğlu

Prodüksiyon Asistanı/Production Assistant: Yasemin Yıldırımgeç

Comments


bottom of page